31 Temmuz 2014 Perşembe

İstemenin Esrarı

“Yüce Yaradana ‘Ey Her şeyin Hâkimi’ dediğiniz anda, size çoktan ‘söyle kulum’ demiştir bile. O’na yöneldiğiniz anda size yönelir. O’na yürürseniz, size koşar. O’nu severseniz sizi sever. O’nu terk etmezseniz sizi terk etmez. O’nu yerdekilere anlatırsanız sizi göktekilere anlatır.
O’na yalvardığınızda, sizi ezerek ve küçümseyerek değil, şefkatle ve koruyarak dinler. Sizi birkaç dakika değil, isterseniz saatler boyunca dinler. Hatta isterseniz tüm zamanlarınızı ruhsal huzuruyla geçirmenize izin verir. Dahası, O sadece dinleyen ve teselli eden değildir. O bilen, veren, seven ve yaratandır.
Bir hâl düşünün ki, çaresiz insan acısından bunalmış hâlde iki büklüm... ‘Allah’ım... Allah’ım... Allah’ım... ‘ dedikçe ‘Söyle kulum, söyle kulum... ‘ cevabını almaktadır. Sonra da bu sohbeti izleyen melekler, sınırsız aciz insanın ne isteyeceğini, Sınırsız İkram Sahibi’nin de, ne bağışlayacağını görebilmek için sabırsızlanmaktır."
DR. Muhammed Bozdağ

27 Temmuz 2014 Pazar

23 Temmuz 2014 Çarşamba

3 Hikaye 3 Ders

Hikaye 1 Ders 1.
Adamın biri tam duşa girmek üzeredir ve karısı da
duşunu almış olarak kabinden çıkmaktadır ki, kapının
zili çalar. Kapıya kimin bakacağı konusunda ufak bir
tartışma sonrasında kadın pes eder. Üzerine bir
havlu alarak merdivenleri aşağı iner ve kapıyı açar.
Gelen eşinin arkadaşı x'tir.

Kadın daha selam veremeden x "havlunuzu üzerinizden
yere düşürürseniz size anında 300 Euro veririm" der.

Kadın bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun
düğümünü açarak havlunun düşmesini sağlar. X ona
bakar ve 300 Euro verir ve söze devam eder:
"Antrede doğabilecek ufak bir tensel yakınlık için
size 500 Euro daha verebilirim, hem de derhal" der.

Önce şaşkın, fakat daha sonra adrenalinin verdiği
heyecan ve alacağı para ile yapabileceklerinin anlık
hayaliyle kısa bir duraksamadan sonra kabul eder.

Yaşamış olduğu olayın ve kısacık bir süre içerisinde
edinmiş olduğu ufak servetin heyecanıyla
merdivenleri yukarı çıkarak banyoya geri döner.

Hala duşta olan eşi ona kimin geldiğini sorar.
"Arkadaşın x" diye cevap verir kadın.

"Çok iyi, ona borç verdiğim 800 Euro'yu getireceğini
söylemişti, onu getirdi o zaman."


1. hikayeden çıkartılacak ders :

Eğer bir ekipte çalışıyorsanız bilgiyi saklamayın,
paylaşın. Karar mekanizmasında belirleyici olabilir.
Böylece yanlış anlaşılmaların ve dışarıya karşı kötü
duruma düşmenin önüne geçebilirsiniz.


Hikaye 2 Ders 2 :

Aracının direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere
yola koyulan rahip yolda yürümekte olan bir rahibeye
rastlar. Aracını durdurur ve kiliseye kadar onunla
gelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya
biner ve bacak bacak üstüne attığında bacaklarının
güzelliği ortaya çıkar.

Rahibin gözü kayar ve bakayım derken kısa bir süre
için aracın kontrolünü kaybeder. Aracı tekrar
kontrol altına aldıktan sonra sağ elini rahibenin
bacağı üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve şöyle der :
"Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?"
Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek
rahibeye özürlerini sıralar.
Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibenin
bacağına tekrar dokunur vites değiştirme bahanesiyle
ve rahibe aynı soru ile karşılık verir : "Rahip,
129. ayeti hatırlıyor musunuz ?"

Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve
"af edersin kardeşim, insanoğlu zayıf düşebiliyor"
der.

Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek
kelime söylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış
fırlatarak kaybolur.
Rahip aceleyle içeriye koşturur ve bir İncil alarak
129. ayeti açar okumak için

129. ayet şöyle demektedir : İleriye gidiniz, daha
yukarlarda arayınız. Orada güzellikler bulacaksınız.

2. hikayeden çıkartılacak ders :
Görev alanınızla ilgili her zaman bilgili olun, aksi
taktirde fırsatları kaçırabilirsiniz.


Hikaye 3 Ders 3.

Pazarlamacı, şef sekreter ve personel müdürü bir
öğlen paydosunda lokantaya doğru yürümektedirler.
Parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir
lamba bulurlar. Lambayı ovarlar ve gerçekten de
lambadan cin çıkar.

"Aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama sizler
üç kişi olduğunuz için hepinizin birer dileğini
gerçek yapacağım" der cin.


Şef sekreter arsızca atılarak "önce ben" diyerek
sıranın önüne yerleşir.

"Bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil yapmak
istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert
hayatıma girmesin" diye dileğini ifade eder.
Ve hoop, ortadan kaybolur.

Şimdi de pazarlamacı atılır ve "şimdi sıra bende"
der.

"Hayallerimdeki kadınla Tahiti sahillerinde Pina
Colada içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan
kaybolur.


"Şimdi sıra sende" der cin Personel Müdürüne.
"bu iki salağı öğleden sonra işlerinin başında
görmek istiyorum" der personel müdürü.


3. hikayeden çıkartılacak ders :
Üstünüz olan birinin her zaman için önce konuşmasına
izin verin


3 Güzel Ders Alma Hikayesi

20 Temmuz 2014 Pazar

Karadeniz kızıyım ben

Ben; Karadeniz kızıyım.Başı dumanlı fırtınalı dağların, yüksek yaylaların kızı. Yeşilin sevdalısı ve özgürlük delisiyim. Gem vurulamaz asi ruhum tıpkı Karadeniz gibi coşkun ve deli. Sözümü sakınmak gelmez elimden, eğilmek güç karşısında bana yaraşmaz. Nenem belinde silahla gezermiş ya hani; namusuna el uzatanı çeker vururmuş alnından. Kanıma işlemiş bu delilik.
Tıpkı Karadeniz gibi, aniden parlamalarım. Babamdan öğrendiğim derstir benim " Müslüman neme lazımcı olmaz kızım. Nerde bir haksızlık görsen elinle düzelt, olmazsa dilinle düzelt daha da olmadı kalbinle buğzedeceksin." Ben babamın kimseden korkup çekindiğini görmedim. Lafını esirgediğini görmedim. Haksızlık karşısında öfkelenirdi babam, hele Allaha, Peygambere, Kur'ana dil uzatanı affetmezdi. Sesini o zaman yükseltirdi. Ona söylenen kötü söze aldırdığını hiç görmedim. Bir kez annesine küfredildiği için ağladığını duydum. Ve geceleri karanlıkta onun ağlayış seslerini duyardım seccadesinde. Bize dua ederdi. Hiç anlaşamazdık bir konuda, o bana başını ört derdi. Bense saçlarımı savurmayı çok severdim rüzgarda :) "Herkese sözüm geçti de bir sana sözüm geçmedi" diye kızardı bana. 
Atlara tutkum bundandır belkide; asil, özgür ve sadık. Güçlü ve duyarlı. 
Dedim ya işte Karadeniz kızıyım ben; özgürlüğe sevdalı...
IŞIK'ca

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Bir gece ansızın gelebilirim

Bir Gece Ansızın Gelebilirim

bu kadar yürekten çağırma beni
bir gece ansızın gelebilirim
beni bekliyorsan, uyumamışsan
sevinçten kapında ölebilirim

belki de hayata yeni başlarım
içimde küllenen kor alevlenir
bakarsın hiç gitmem kölen olurum
belki de seversin beni kimbilir

kal dersen, dağlarca severim seni
bir deniz olurum ayaklarında
aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz
kalbim duruverir dudaklarında.

ya da unuturum kim olduğumu
hatırlamam belki adımı bile
belki de çıldırır, deli olurum
sana kavuşmanin heyecanıyle

aşk bu, bilinir mi nereye varır
ne durdurur özlemini, seveni
bakarsın ansızın gelebilirim
bu kadar yürekten çağırma beni.

ümit yaşar oğuzcan-
Limon, yeşil çayın faydasını 7 kat arttırıyor!
Yeşil çayın faydalarını artık çoğumuz biliyoruz. Muhteşem bir antioksidan olan bu içecek limonla birleştiğinde ise ortaya mucize bir içecek çıkıyor.
Limon eklendiğinde antioksidan seviyesi defalarca katlanıyor. Kanserli tümörler ve kalp-damar rahazsızlıklarının bir numaralı düşmanı olan antioksidan miktarı, çaya limon katıldığında 7 kat daha fazla olarak ölçülmüştür.
Yeşil çayın siyah çaydan çok daha etkili ve faydalı olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. İçerisinde potasyum, florin, bakır, C, B1, B2 vitaminleri, organik asitler içeren yeşil çay sindirimi hızlandırır. Ayrıca tanin ve catechin etkili birer antioksidandır. Limon etklendiğinde yeşil çaydaki catchein miktarı 13 kat artmaktadır.
Limonun yağ yakıcı özelliğini biliyor musunuz?
Sabahları 1 kaşık limona sıkılan tuz içildiğinde metabolizmayı hızlandırır ve zayıflamaya yardımcı olur. Dişlerin beyazlamasından astıma, kardiyovasküler rahatsızlıklardan kepeğe kadar pek çok konuda faydası bulunan limon zayıflarken de en büyük yardımcınızdır. Asidik içeriği sebebiyle zararlı bakterilerin ölümüne neden olurken, sindirim sistemini de olumlu yönde etkiler.

ATİYİ KARANLIK GÖREREK AZMİ BIRAKMAK

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma. 

17 Temmuz 2014 Perşembe



Dert etme can! Görebiliyorsan, Dokunabiliyorsan, Nefes alabiliyorsan, Yürüyebiliyorsan, Ne mutlu sana! Elinde olmayanları söyleme bana Elinde olanlardan bahset can!… Üzülme Gidenler dönmeyecek mi? Yitirdiğini her ne ise Bir bakarsın yağmurlu bir gecede Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış. .Bil ki Güzellikler de var bu hayatta.. Gel ...git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?“ Hüzün olgunlaştırır”“ Kaybetmek sabrı öğretir unutma...
 ~Mevlana

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Vemen yettekıllahe yec’âllehu mahracen ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib. Ve men yetevekkel alallahi fehuve hasbuh.

Vemen yettekıllahe yec’âllehu mahracen ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib. Ve men yetevekkel alallahi fehuve hasbuh.
Anlamı: Kim Allah için korunanlardan olmuşsa, Allah da ona bir çıkış noktası verir. Ve ona umut etmediği yerden hesabsız rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, Allah ona yeter. Bilgi: Ebû Zerr’i Gıfârî radıya’llahu anh, Efendimiz Rasûlullah aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu nakletmiş bizlere: -Şüphesiz bir âyet biliyorum ki, insanlar buna sarılsaydı, onlara yeterdi.’ Ve İbn-i Abbas radıya’llahu anh da açıklamasını naklediyor Rasûlullah salla’llahu aleyhi ve sellem’in: -(âyeti okuduktan sonra) hem dünyanın şüphe ve sıkıntılarından, hem ölümün sıkıntılarından hem de kıyâmet gününün sıkıntılarının şiddetinden kurtuluş’tur bu âyetle amel etmek.’ Bizim çok tesbitlerimiz olmuştur bu âyet-i kerîmenin faydaları hakkında. Sıkıntıda olan, işsiz kalan, tehlikeli durumlarla karşılaşan kişiler şayet günde bin defa veya daha fazla olarak bu âyet-i kerîmeyi okurlarsa, en kısa zamanda selâmete çıkarlar. İşsiz, borçlu, aile içi sorunları olan kesinlikle bu âyeti okuyarak istifade etmelerini tavsiye ederiz. (Alıntıdır)

13 Temmuz 2014 Pazar

Hayat bu

Hayat bu, onlarca renkten oluşuyor. Bazen her şey dolu dizgin, bazen dingin, bazen hüzünlü. Bazen kanat çırpar yürek, bazen kırılır dökülür, sızlar inceden inceye.. İnsan ne çok şey yaşıyor, ne çok şeyi sevip, ne çok şeyi kaybediyor. Bazen giden bir sevgili, bazen minik bir yavru, bazen hayallerin, umutların. Kızıyorsun bazen, kahrediyorsun talihine. Sonra boyun eğiyorsun olana bitene çaresiz.
Bazen bir masal, bazen bir rüya gibi sevgi. Bazen de diken dolu bir tarla, yalın ayak yürüdüğün düşe kalka. Ömür bu ya, ne biriktirir insan, ne götürür yanında ve nereye gider? Son denen şey, acaba neyin başlangıcı? Ahhh, ne çok küskünüm sana hayat, ne çok kırdın sen beni. Biraz güldürdün ya, pek çok ağlattın, pek çok canımı yaktın sen benim. Ama ne yaparsın, yaşanacak işte ömür dediğin. Hep bir avuntu insanın yarınlara sakladığı. Belki, dediği, belki gelir beklenen günler. Kim bilir belkide yaşanır özlenen hayaller. Yada olduğu kadar, ne bileyim! Belkide ömür dediğin bu kadar...
Işık'ca

AFFORMASYON METODU-8 (iş buluyorum ve geliştiriyorum)


İŞ BULUYORUM VE GELİŞTİRİYORUM

Derin nefes alıyoruz, sakinleşene kadar..
Her başlıktaki soru cümlelerini 33 kere sesli olarak tekrarlıyoruz.

Neden bu kadar güvendeyim?
Neden bu kadar işimi seviyorum?
Neden bu kadar sahip olduğum işi hak ediyorum?
Neden bu kadar değerli bir insanım?
Neden bu kadar değerli bir personelim/işadamıyım? (işe girmek için "personelim" yada iş kurmak için "işadamıyım" kelimesini seçiniz.)
Neden bu kadar evrende herkese yetecek kadar bolluk bereket var?
Neden bu kadar ben de bu bolluk bereketten faydalanıyorum?
Neden bu kadar kendimi güvende hissediyorum?
Neden bu kadar geleceğimde herşeyin iyi olduğunu biliyorum?
Neden bu kadar yaşam sürecine güveniyorum?
Neden bu kadar kendimi yaşam sürecin akışına bırakıyorum?
Neden bu kadar paraya saygı duyuyorum?
Neden bu kadar parayı hak ediyorum?
Neden bu kadar parayı seviyorum?

Neden bu kadar parayı kabul ediyorum?
sesli olarak tekrarladıktan sonra ve cümle sonunda derinn bir nefes daha alıyoruz ve son olarak
" teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim."

AFFORMASYON METODU-7 (ZENGİN OLUYORUM)

ZENGİN OLUYORUM

Derin nefes alıyoruz, sakinleşene kadar..
Her başlıktaki soru cümlelerini 33 kere sesli olarak tekrarlıyoruz.

- " Neden bu kadar yaşamım için bir seçim yapıyorum? "
- " Neden bu kadar yaşamımda yeniliklere ve bolluğa yer açıyorum? "
- " Neden bu kadar düzenli, temiz, titiz biriyimdir? "
- " Neden bu kadar kendimi ve herkesi affediyorum? "
- " Neden bu kadar neyi istediğimi biliyorum? "
- " Neden bu kadar yeteneklerimi geliştiriyorum? "
- " Neden bu kadar zamanıma pozitif değer katıyorum? "
- " Neden bu kadar cesur ve atılganımdır? "
- " Neden bu kadar zengin arkadaşlara sahibimdir? "
- " Neden bu kadar zengin iş sahibiyimdir? "
- " Neden bu kadar zenginliğe sahip olunca mutlu oluyorum? "
- " Neden bu kadar sağlığımı, mutluluğumu, refahımı, huzurumu önemsiyorum? "
- " Neden bu kadar sahip olduklarıma şükrediyorum? "

sesli olarak tekrarladıktan sonra ve cümle sonunda derinn bir nefes daha alıyoruz ve son olarak

" teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim."


12 Temmuz 2014 Cumartesi

AFFORMASYON METODU-6 (para kazanıyorum)


PARA KAZANIYORUM

Derin nefes alıyoruz, sakinleşene kadar..
Her başlıktaki soru cümlelerini 33 kere sesli olarak tekrarlıyoruz.

- " Neden bu kadar parayı olduğu gibi ve derinden kabul ediyorum? "
- " Neden bu kadar parayı sevgiyle affediyorum? "
- " Neden bu kadar parayı seviyorum ve parayı onaylıyorum? "
- " Neden bu kadar paraya değer veriyorum? "
- " Neden bu kadar para dostumdur? "
- " Neden bu kadar parayla mutluyum? "
- " Neden bu kadar para kazanıyorum? "
- " Neden bu kadar her an ve tamamen yeterliyimdir? "
- " Neden bu kadar sağlıklıyım, mutluyum, huzurluyum, rahatım ve güvendeyimdir? "
- " Neden bu kadar şükürle beraber param çoğalıyor? "

sesli olarak tekrarladıktan sonra ve cümle sonunda derinn bir nefes daha alıyoruz ve son olarak

" teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim."

diyerek tekrarladığımız soru cümlemizde evrene şükranlarımızı sunuyoruz.


Tekrarladıklarımıza günde en az 3 tur ve 3 ay süreyle devam etmeliyiz.

Efsanelerle sümela manastırı

Efsanelerle Sümela Manastırı

Trabzon Valiliği, Maçka ilçesindeki Sümela Manastırı’nın Fransızca, Rusça, Yunanca, İngilizce ve Türkçe tanıtım kitapçığını hazırlattı. Kitapçıkta, Sümela Manastırı ile ilgili bazı efsanelere de yer verildi...
Kitapçıkta, Müslüman ve Hristiyan kültürleri arasında bir ‘elçi anıt’ değeri taşıdığı vurgulanan manastırın, tarihe meydan okuyan efsaneleriyle bugün de değişik dinlere mensup birçok dünya vatandaşının seyahat programlarında yerini almasını sağladığı belirtiliyor.

Sümela Manastırı’nın Fransızca, Rusça, Yunanca, İngilizce ve Türkçe olarak tanıtıldığı kitapçıkta, manastırın tarihi pozisyonunun yanı sıra bugüne kadar ulaşmış efsaneleri de yer alıyor.

EFSANELER

Efsanelerin, manastırın üzerindeki mistizmi zenginleştirdiği kaydedilen kitapçıkta, Sümela Manastırı ile ilgili şu efsanelere yer veriliyor:
“İsa Peygamberin havarilerinden olan Lukas’ın bir tahta parçası üzerine çizdiği Meryem Ana resmi (ikona) yıllar sonra kendiliğinden Atina’ya uçmuş. Renginin koyuluğundan ötürü daha sonraları Kara Meryem, Kara Melek, Kara Madonna gibi adlarla ünlenen bu resim, Theodosius döneminde, 4. yüzyılda Atina’dan ayrılmak istemiş. İkona daha sonra melekler tarafından uçurularak, Maçka dağlarının yamaçlarındaki dağ kavuklarından birine yerleştirilmiş. O günlerde Barnabas ve Sophranios isimli keşişler rüyalarında Meryem Ana’yı görmüşler ve Meryem Ana keşişlere Trabzon’a gidip ikonanın olduğu kovukta kendisi adına bir kilise yaptırmalarını söylemiş.

Keşişler deniz yolu ile Trabzon’a gelerek, Maçka dağlarının yamaçlarındaki taş kovuğu içindeki Meryem Ana ikonasını bulmuşlar. Onlardan önce bu resmi gören yerliler, ikonayı yakmak istemişler, yanmamış. Balta ile parçalamak istemişler kırılmamış. Dereye atıp uzaklaştırmak istemişler, derenin suyu ikonayı sürüklememiş. Meryem Ana tarafından görevlendirilen iki keşiş, melekler tarafından ikonanın konulduğu kovuğa önce bir kilise, sonra bir manastır yapmışlar. Hayatlarının geri kalan kısmını Sümela’da geçiren iki keşiş, aynı gün ölmüşler.”


KUTSAL DAMLALAR

Diğer bir efsanede de manastırın ortasındaki kutsal havuzdan bahsedilirken, efsane şöyle anlatılıyor:
“Manastırın ortasındaki kutsal havuza, 30-40 metreden iri su damlaları değişik aralıklarla düşermiş. Kutsal olduğuna inanılan bu damlalar, yüzyıllar boyunca umutsuz hastaların ve kısırların umudu olmuş. Tarih boyunca Müslüman, Hristiyan birçok hasta, efsanenin getirdiği umudu paylaşmak amacıyla manastırı ziyaret ederek zengin adaklar ve kurbanlarla damla tedavisine girmişler.”

Kitapçıkta ayrıca Sümela Manastırı ile ilgili bazı teknik verilere de yer veriliyor. Manastıra 2. Mehmet, 1. Selim ve diğer Osmanlı padişahları tarafından verilen ve 1900’lü yılların başlarına kadar burada olan armağanların, bugün nerede olduklarının bilinmediği belirtiliyor.

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

Manastırdaki kıymetli eserlerin bazılarının Yunanistan’ın başkenti Atina’daki Benaki Müzesi, İrlanda Dublin National Gallery ve İngiltere Oxford’da bir özel koleksiyonda bulunduğunun bir gerçek olduğu bildirilen kitapçıkta, şunlar kaydedildi:
“Manastır kütüphanesine ait 84 el yazmasının 66’sı ile bir miktar basma eser de halen Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir. Sümela Manastırı’na Cumhuriyet döneminde de gerekli önem verilerek, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1987 yılında başlatılan ve dönemsel olarak aralıklarla ilerleyen, kaya kilisesi, ayazma, mutfak ve çevresinin röleve, restitüsyon, restorasyon ve çevre düzenlemesi çalışmalarında 1 milyon 178 bin YTL tutarında harcama yapıldı.”
Alıntı

AFFORMASYON METODU-5 (borçlarımdan özgürüm)

BORÇLARIMDAN ÖZGÜRÜMDÜR
Derin nefes alıyoruz, sakinleşene kadar..
Her başlıktaki soru cümlelerini 33 kere sesli olarak tekrarlıyoruz.
- " Neden bu kadar borçlarımdan kurtuluyorum? "
- " Neden bu kadar borçlarım azalıyor? "
- " Neden bu kadar her an paramı biriktiriyorum? "
- " Neden bu kadar her an borçlarımdan özgürümdür? "
- " Neden bu kadar paramın kontrolü bendedir? "
- " Neden bu kadar paramın disiplini bendedir? "
- " Neden bu kadar ani harcama dürtülerime karşı güçlüyümdür? "
- " Neden bu kadar kendi bütçemle güçlüyümdür? "
- " Neden bu kadar bütçemin kontrolü tamamen benim elimdedir? "
- " Neden bu kadar mükemmel finansal planlarım vardır? "
- " Neden bu kadar para hareketlerimi dikkatlice planlıyorum? "
- " Neden bu kadar her kuruşumun hesabını tutuyorum? "
- " Neden bu kadar para biriktirmekten hoşlanıyorum? "
- " Neden bu kadar her an para biriktirmek bana doğal geliyor? "
- " Neden bu kadar para biriktirerek mutlu huzurlu rahat oluyorum? "

sesli olarak tekrarladıktan sonra ve cümle sonunda derinn bir nefes daha alıyoruz ve son olarak
" teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim."
diyerek tekrarladığımız soru cümlemizde evrene şükranlarımızı sunuyoruz.
Tekrarladıklarımıza günde en az 3 tur ve 3 ay süreyle devam etmeliyiz.

  dilediğiniz afformasyonu seçebilir ve sadece bir kaçını da okuyabilirsiniz kanımca.

AFFORMASYON METODU-4 ( geçmişimden özgürleşiyorum)


önce geçmişimizden özgürleşmeli ve geleceği oluşturmak için kolları sıvamalı. Yoksa geçmiş peşinizi bırakmayacaktır. Zaman içerisinde farklı afformasyonlar da paylaşacağım. Şimdilik buradan bi başlayalayalım bakalım. Vira bismillah


GEÇMİŞİMDEN ÖZGÜRLEŞİYORUM
Derin nefes alıyoruz, sakinleşene kadar..
Her başlıktaki soru cümlelerini 33 kere sesli olarak tekrarlıyoruz.
- " Neden bu kadar geçmişimi olduğu gibi kabul ediyorum? "
- " Neden bu kadar geçmişimden özgürüm? "
- " Neden bu kadar geçmiş deneyimlerimde bile pozitif yönleri görüyorum? "
- " Neden bu kadar geçmişimden ayrılıyorum? "
- " Neden bu kadar kızgınlığımı arkamda bırakıyorum? "
- " Neden bu kadar kendime ait tüm kızgınlıklarımı bıraktım? "
- " Neden bu kadar beni ben yapan geçmişteki deneyimlerim? "
- " Neden bu kadar geçmişim bana güç verdi? "
- " Neden bu kadar geçmişteki reddedilmelerim beni güçlendirdi? "
- " Neden bu kadar geleceğim hakkında pozitifim? "
- " Neden bu kadar beni parlak bir gelecek bekliyor? "
- " Neden bu kadar şu anda yaşamımdaki tüm iyi şeyleri takdir ediyorum? "
- " Neden bu kadar hayatımda pek çok iyi şey var ve ileriye, geleceğe bakıyorum? "
sesli olarak tekrarladıktan sonra ve cümle sonunda derinn bir nefes daha alıyoruz ve son olarak
" teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim."
diyerek tekrarladığımız soru cümlemizde evrene şükranlarımızı sunuyoruz.

Tekrarladıklarımıza günde en az 3 tur ve 3 ay süreyle devam etmeliyiz.

( gözünüzde büyümüş olabilir fakat yapsanız ne kaybeder, yapmazsanız ne kazanırsınız?! )

AFFORMASYON METODU -3


Hayatınızı değiştirecek afformasyonları yaratmanın 4 adımı

1. adım: Hayatınızda olmasını istediğiniz şeyi kendinize sorun
Daha önce bir hedefiniz varsa onu da hedefinizi kullanabilirsiniz.
Diyelim kilo vermek istiyorsunuz ve affirmasyonunuz
“ben kolayca ve sağlıklı olarak ayda 5 kilo veriyorum” olsun

2.Adım :Şimdi gerçekmiş gibi düşündüğünüz ve istediğiniz şey için bir soru oluşturun
İstediğinizi şeyin doğru olduğunu farzettiğiniz bir soru yaratmak afformasyonların anahtarıdır.
Hayatımız yaptığımız varsayımların yansımasıdır. Bu nedenle afformasyon metodu içinizdeki dünya ile iletişiminizdir .
Afformasyonlar içinizdeki dünya ve dışınızdaki dünya ile iletişimizi hemen değiştiren gördüğüm en etkili yöntemdir.

Şimdi afformasyonumuzu söyleyelim

“Neden bu kadar kolay ve sağlıklı olarak ayda 5 kilo veriyorum.”

3.Adım :Soruya odaklanın
Afformasyonların önemli noktası sorulara cevap aramamaktır. Bunun yerine daha iyi sorular sormaktır.
Daha iyi sorular sorduğunuzda zihniniz otomatik olarak sahip olmadıklarınız yerine sahip olduklarınıza odaklanır. .
Bir kere kolay ve sağlıklı olarak kilo vermeye odaklandığınızda , kendiliğinden yemenize dikkat edeceksiniz..

4.Adım : Hayatınızın bu yeni varsayımına göre yeni eylemler yapmalısınız
Daha önce kilo verme programlarını uyguladığınızda bilinçaltınız bunun olacağını varsaymıyordu ve öyle oluyordu.
Ama afformasyon metodunu uygulamaya başladığınızda göreceksiniz bilinçaltınız kilo vermeyi varsaymaya başlayacak ve siz yeni eylem programı yapacaksınız .

AFFORMASYON METODU-2

Antropolojistlere göre insanlar anlam yapıcıdır başka bir deyişle insanlar kendi kendine soru soruculardır. Araştırmalar insan beyninin sürekli soru sorma ve cevap alma durumunda olduğunu göstermiştir. Mesela size “neden gökyüzü mavidir?” desem zihniniz hemen bunun cevabını araştırmaya başlar.
Eğer insan zihni sürekli soru sorup cevap arıyorsa neden inanmadığımız pozitif kelimeleri söyleyip duruyoruz.?
Bunun yerine neden kendimize güçlendirici sorular sormuyoruz.?
Bu sorular onlara cevap vermek yerine bizim düşünce kalıplarımızı negatiften pozitife dönüştürecekler.
“Ben zenginim” cümlesini alalım ben zenginim dediğinizde bilinçaltımız buna inanmıyor. Öyleyse bunun yerine güçlendirici sorular soralım “neden bu kadar zenginim? “
Sorun şimdi kendinize “neden bu kadar zenginim.”?
Şu anda beyniniz ne yapıyor biliyormusunuz? bu soruya cevap arıyor.
Sorularımızı değiştirdiğimizde içimizdeki gücün neler yapabileceğini hayal bile edemeyiz..


İşte bu metoda AFFORMASYON metodu denir. 

AFFORMASYON METODU -1


AFFORMASYON METODU

Affirmasyon ( onaylama) nedir hepimiz biliyoruz. Gerçekleşmesini istediğimiz cümleleri tekrarlayıp bunları bilinçaltımıza inandırmaktır

Daha önce affirmasyonları kullandınız mı? Aynı cümleyi tüm gün boyunca tekrar tekrar söylemek sadece zihninizde kuşku uyandırır ve bilinçaltınız her söylediğiniz affirmasyonları reddeder.

Bilinçli zihin: “ toplumda kendime güvenli davranırım.
Bilinçaltı zihin: Hayır aptal geçen sefer komik duruma düştüğün anı hatırla , tabiî ki kendine güvenli değilsin” der

Bilinçli zihin Her gün daha zeki oluyorum.
Bilinçaltı zihin: Tabiî ki değil aptal Sadece ortalama zekadasın ve yerini bil" der
Bu nedenle bilinçaltınız kendisi ile çelişen affirmasyonlar ile çalışmaz.
Sadece bilinçaltı zihninizle çelişmeyen affirmasyonlar işe yarar. Şimdi ben zenginim deyin. Ne oldu içinizdeki ses haklısın sen zenginsin dedi mi? Yoksa neren zengin borçlar diz boyumu dedi.
Affirmasyonların problemi genelde bir çoğu bilinçaltı zihin ile çeliştiği için çok kişide çalışmamasıdır. Neden? Çünkü gerçekten inanmadığınız bir şeye kendinizi ikna etmeye çalışıyorsunuz.

Hiçbir affirmasyonu çok uzun ve sık kullanıp ta sonuçta hiç bir şey olmadığını gördünüz mü? 

11 Temmuz 2014 Cuma

Gönül Duası

Tanrım!
Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek için bana yardım et
Zayıfların alkışını ve sevgisini kazanmak için yalan söylememek için bana destek ol
Eğer bana para verirsen mutluluğumu alma
Eğer bana güçler verirsen muhakeme yeteneğimi eksiltme
Eğer başarı verirsen alçak gönüllüğü azaltma
Eğer bana alçak gönüllüğü verirsen saygınlığımı düşürme
Görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et
Benim düşüncelerime katılmıyor diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme
Kendimi sever gibi diğerlerini sevmeyi
Diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi de yargılamayı öğret bana
Başarılı olduğum zaman sarhoş olmama izin verme
Başarısız olursam da umutsuzluğa düşmeme izin verme
Başarısızlığın, başarıdan önce bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla
Hoşgörünün, güçlerin en büyüğü olduğunu
İntikam arzusunun zayıflığın ilk görünüşü olduğunu öğret bana
Eğer paradan yoksun bırakırsan, umudu bırak bana
Eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan, başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü bırak bana
Eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan, inancın lütfunu bırak bana
Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücünü ver bana
Eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücü ver bana
Tanrım!
Eğer ben seni unutursam sen beni unutma
"Mahatma Gandhi"

9 Temmuz 2014 Çarşamba

özür diliyorum ...

Bilmiyorum nerede ve kimler. Onlarca insan, onlarca canlı geçti hayatımdan... Ne çok canı incitmişim kim bilir? İnsanım işte, hatasız değilim. Kalbini, canını emanetim bilemediğim kim varsa, yeryüzünde kalbini kırdığım canını yaktığım. Ruhlarınız, yürekleriniz duysun. Hepinizden özür diliyorum ve hatta kendimden de özür diliyorum. Kıymetini bilemediğim her şeyden, herkesten özür diliyorum. Ve kıymetini bilemediğim onca nimetin. Allahım, en çok en çok nimetlerinin kıymetini bilemediğim için Yüce Rabbi Rahimim Senden özür dilerim. Sevgiyi bulmak ve yüceltmek, Ala'yı İlliyyin denen makamın talibi insan. Ve aşağılarında aşağısına düşme ihtimali olan insan. Sana sığınırım Allahım, Sana sığınırım düşmekten aşağılarında aşağısına. Şeytan ve nefsimin şerrinden.

hüznümün adı

İçimde ki hüzün senden bana esen bir rüzgar mı sevgili? Özlemin bir yangın gibi sararken yüreğimi, nerede kim bilir neredesin şimdi? Ayrılık koyamazdım bu uzaklığın adını, kıyamazdım sevgimize. Bir gün yollarımız kesişecek mi bilemiyorum ama yüreğime sensiz kalmayı anlatamam. Bunu yapamam, bir yalan söyledim yüreğime, senli benli yalanlar. Sonu, onlar ermiş muradına diye başlayan yalanlar. Bilmem, belkide gerçek olur bir gün. İnandır Allahım, inandır yüreğimi...

Öpeyim de geçsin


Benim sevgili babam

İlk okul çağlarındayım. Bilmiyorum tam olarak yaşım kaç. Bahçeli evimiz ve sevgili babacığım köy hayatını şehre taşımış. Türlü meyve ağaçlarımız, tavuğumuz, horozumuz, köpeğimiz daha bir sürü şeyimiz var. Bir gün horozu kovalıyordum ben. Bir taş attım, horoz zıpladı kaçtı ama taş ne yazık ki cama geldi. Ve kırıldı:) Allahımmm, napacam ben şimdiiii. Yandım, ben ne cevap verecem babama? Akşam oldu, babam, annem geldi. Camın kırıldığını gördüler. Biraz araştırmadan sonra, deliller beni gösterdi:) 
Canım babam, bana geldi ve dedi ki " Bak kızım, camı senin kırdığını biliyorum. Eğer camı kırdığını itiraf edersen. Söz seni cezalandırmayacağım, yok eğer inkar edersen. Camı kırdığın için değil ama yalan söylediğin için ceza göreceksin." Ben de bu sözden güç alarak, hem ağladım, hem anlattım" Horozu kovalıyodum, taş attım o uçunca taş cama geldi kırıldı" Babam bunun üzerine bana " Madem ki doğruyu söyledin sırf bu yüzden seni affediyorum. Olsun kızım canın saolsun". İşte bu benim için, doğruya inandığım gündür. Sevgili babacığım, bana o kadar güzel bir hediye vermişti ki ben ondan sonra yalandan kaçtım hep. Hep doğruluğun peşinden gittim. Yalan söyleyemem ama saklarım;) sormazsan söylemem sorarsan mecburen doğruyu söylerim, çünkü yalan söylemeyi beceremem. Eğer o gün babam beni yine de cezalandırmış olsaydı. İşte benim doğruya inancım kalmayacaktı. Ne değişti ki doğru söyledim yine de ceza gördüm diyecektim. Ya da yalan söyleyip kurtulacaktım. Lütfen çocuklarımızı eğitirken, onları doğru söyleyecekleri pozisyonlara sokalım ki yalana başvurmasınlar. Böylece yalana alışmasınlar. Canım babam, Allah sana rahmet etsin. Sen bana ne güzel, ne harika şeyler öğrettin.

8 Temmuz 2014 Salı

Gözleri aşka gülen


Allah vermeyi istemeseydi, istemeyi vermezdi.

aradığım şey beni arıyor. bana nasıl geleceği konusunda onu serbest bırakıyorum ve kalbimin arzusu üzerine odaklanıyorum.
içimdeki yüksek benliğin onun nasıl gerçekleşeğini biliyor ben sadece gevşiyorum ve olmasına izin veriyorum.
arzumun gerçekleşmesi için gereken her şey sevgi ile ve uyumla bana kendiliğinden geliyor bunu veya daha iyisini kabul ediyorum.
ben hazırım, alıcıyım ve müteşekkirim ve öyle olsun.

Yıldız yükseltme

Yıldız Düşüklügü İnsan; yaşam süreci içerisinde, dünyaya gözünü açtığı mekanın enerjisinden başlayıp, çocukluk gençlik ve ileri yaş dönemlerine kadar birçok enerji etkisi altına girmektedir.. Bu enerjiler zaman zaman pozitif enerjiler olabileceği gibi genelde eksi enerjilerdir.. Nazar, şua, büyü, metafizik varlıkların enerjileri vb gibi.. Zamanla bu enerjiler aurayı çevreler ve ruhu negatif hissiyatla sarar. Sadece bununla da kalmayıp karşımıza çıkan olay ve oluşumları da etkiler. Fiziksel, zihinsel ve spirituel birçok emare ortaya koyar. Bunlara kısaca örnek verecek olursak;

Fiziksel olarak;
 yorgunluk, sık sık esneme hali, uyku düzensizlikleri, baş ağrıları vb..
Zihinsel olarak;
 mutsuzluk, hoşnutsuzluk, kalabalıktan sıkılma, yalnız kalma isteği, olumsuz düşünceler, umutsuzluk, bezmişlik vb.
Sprituel olarak;
 Kesin olması beklenen işlerin son anda olmaması, aşk-arkadaşlık-aile gibi ilişkilerde sık sık ortaya çıkan sorunlar, maddi ve manevi kayıpların ardı ardına yaşanması vb.. 





Yıldız Yükseltme Formülü 
Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gece saat 12 civarında;

1-Abdest alınır,
2-Allah rızası için 2 rekat namaz kılınır,
3-Niyet edilir.

Ya Erhamerrahimyn - 3 kez

sonra
(baba adı) olma
(anne adı) doğma
benim (isim) yıldızımı dişiye çevir şansı ve bahtı açık olan kullarından eyle.

Ya Erhamerrahimyn - 3 kez

4-71 Ayetel Kursi , 71 Nas, 71 Felak 
oku tüm bedenine üfle 

sonra sağına, soluna önüne, arkana, yukarı ve aşağıya 6 yöne
Ya Selam deyip,

7 seferde etrafına 360 derece dönerek Ya Selam denir.
Kaynak:Gizli ilimler 

“şeylere bakış açınızı değiştirin baktığınız şeyler değişecektir” 
Gerçek insanı özgür kılar!

7 Temmuz 2014 Pazartesi

YAŞAYAN MATRIX - ŞİFANIN BİLİMİ 3.BÖLÜM (3/5) - 16.07.2012

Kendimi tam olduğum gibi kabul ediyorum...


Her şeyi, ama her şeyi, tam da şimdi, tam olduğu gibi kabul ediyorum. Yaşadığım her şeyi, tüm başıma gelenleri, bütün başarısızlıklarımı, hatalarımı, kusurlarımı ve tüm sahip olduklarımı ve olamadıklarımı kabul ediyorum. Kalanları ve gidenleri, beni sevenleri, sevmeyenleri, öfkelerimi, kızgınlıklarımı, kırgınlıklarımı her şeyi ama her şeyi; tam olduğu gibi kabul ediyorum.
Beni terk edenleri, bana yeterince sevgi vermeyenleri, beni hayal kırıklığına uğratanları, canımı yakanları her şeyi ama her şeyi, tam olduğu gibi bütünüyle kabul ediyorum. Ve artık olmak istediğim şeye odaklanıyorum. Bu bir niyet ve ben bu niyetimi tam olduğu gibi ve olması gerektiği gibi kabul ediyorum. Artık bilinçli zihnim ve bilinçaltımla bir bütün olarak bu kararımı uygulamaya koyuyor ve olması gerekene izin veriyorum.
Zahide Işık

Yalnızca karakalem çalışması,. İnanmak cidden zor.


Victor Ananias ın Tohum konusunu anlattığı video

6 Temmuz 2014 Pazar

HAYAL GİBİ

Tıpkı dalgalar gibi, aşk gibi, umut gibi her yeni gün. Oysa biz günü, biraz dün, biraz da yarın olarak yaşarız. Aklımızda hep geçmişin hüznü, kırgınlıkları, kızgınlıkları dolaşır durur. Biraz da gelecek günlerin kaygısı. Acaba ne olacak telaşı.. ve kaybolur gider elimizde avucumuzda olan. Tek yaşanacak olan ve sahip olduğumuz yegane zaman 'şimdi' dir oysa. Ne çok boşa harcanır gider güzelim kıymetli zaman. Tek yapmamız gereken, yapmamız gereken neyse o! Gerisi Allah'ın işi...

Işık'ca

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Gerçek bir zihin kendini yalanlara ve hayallere kaptırmamayı her zaman başarır. Gerçek bir yürek nefretin zehrini zarar görmeden sindirmeyi başarabilir. Ezelden beri karanlık boşlukları doldurmak için çabalar durur. Ama arındırıcı aydınlık daima galip gelendir. onu bekle gelecektir.
Avatar

4 Temmuz 2014 Cuma

-Keşişler intikamın iki başlı engerek yılanına benzediğini söylerdi. Düşmanın mahvolur ama senin içinde zehirle dolar. Yapabilirsin, onu bağışlayabilirsin.
- bu hiç bir şey yapmamakla aynı
- Hayır değil. Bir şey yapmamak kolaydır. bağışlamaksa çok zordur.