9 Temmuz 2014 Çarşamba

Benim sevgili babam

İlk okul çağlarındayım. Bilmiyorum tam olarak yaşım kaç. Bahçeli evimiz ve sevgili babacığım köy hayatını şehre taşımış. Türlü meyve ağaçlarımız, tavuğumuz, horozumuz, köpeğimiz daha bir sürü şeyimiz var. Bir gün horozu kovalıyordum ben. Bir taş attım, horoz zıpladı kaçtı ama taş ne yazık ki cama geldi. Ve kırıldı:) Allahımmm, napacam ben şimdiiii. Yandım, ben ne cevap verecem babama? Akşam oldu, babam, annem geldi. Camın kırıldığını gördüler. Biraz araştırmadan sonra, deliller beni gösterdi:) 
Canım babam, bana geldi ve dedi ki " Bak kızım, camı senin kırdığını biliyorum. Eğer camı kırdığını itiraf edersen. Söz seni cezalandırmayacağım, yok eğer inkar edersen. Camı kırdığın için değil ama yalan söylediğin için ceza göreceksin." Ben de bu sözden güç alarak, hem ağladım, hem anlattım" Horozu kovalıyodum, taş attım o uçunca taş cama geldi kırıldı" Babam bunun üzerine bana " Madem ki doğruyu söyledin sırf bu yüzden seni affediyorum. Olsun kızım canın saolsun". İşte bu benim için, doğruya inandığım gündür. Sevgili babacığım, bana o kadar güzel bir hediye vermişti ki ben ondan sonra yalandan kaçtım hep. Hep doğruluğun peşinden gittim. Yalan söyleyemem ama saklarım;) sormazsan söylemem sorarsan mecburen doğruyu söylerim, çünkü yalan söylemeyi beceremem. Eğer o gün babam beni yine de cezalandırmış olsaydı. İşte benim doğruya inancım kalmayacaktı. Ne değişti ki doğru söyledim yine de ceza gördüm diyecektim. Ya da yalan söyleyip kurtulacaktım. Lütfen çocuklarımızı eğitirken, onları doğru söyleyecekleri pozisyonlara sokalım ki yalana başvurmasınlar. Böylece yalana alışmasınlar. Canım babam, Allah sana rahmet etsin. Sen bana ne güzel, ne harika şeyler öğrettin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder