5 Ağustos 2014 Salı

İzmir ve çocukluğum...


Siklamenleri ve laleleri ben ilk dağlarda gördüm. İlk defa dağlardan toplayıp da közde pişirdiğimiz mantarların hala tadı damağımdadır. Kuşkonmazları toplar ve külde pişirip yerdik. O tadı hala özlerim. Fıstık çamlarından dökülen kozalakları toplar, içinden fıstık çıkarır yerdik. Yılan balığı yakalamak ayrı bir eğlencedir. Dizlerine kadar çekersin paçalarını suya girer eğilir ve hiç kıpırdamadan beklersin. Ayaklarının arasında bir bulanma olduğunda direk daldırırsın elini suya bazen yakalamak mümkün olur ama çoğunlukla ellerinden kayıp gider. Fakat eğlencesine doyulmaz. Yere düşen mandalinayı yemezdik biz, illede dalından koparırdık. Hala benim en sevdiğim meyve mandalinadır ve nar tabi ki. Eh birde incir. Esmer tenliyim ya o zamanlar beyaz tenli olmayı çok istiyorum. Dayım dalga geçiyor. "Seni doğduğunda kazanın altına sürdük ondan böyle kara oldun sen" Allahım inanıyorum bende nasıl ağlıyorum. "Neden yaptınız bunu böyle nedeeennn ben beyaz olmak istiyordum. Sizin yüzünüzden kara oldum bennnn" :))
Şimdi ise çok seviyorum ten rengimi millet güneşin alnına yatıyor o ten rengi için. Solaryumlara giriyor. ben doğuştan kara :) Her yaz denizin tadını doya doya çıkarırım. Yanmak telaşım hiç olmaz. Daha tatil başlarken yanmışım 1- 0 öndeyim. Ama sonlara doğru güneşten korunuyorum artık, yoksa zenci mi bu diyecekler? :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder